Reddedilme Duyarlılığı İlişkide Kendini Gerçekleştiren Kehanete Dönüşebilir Mi?

Reddedilme Duyarlılığı İlişkide Kendini Gerçekleştiren Kehanete Dönüşebilir Mi?

Bir ilişki içinde olmak aynı zamanda kırılgan olmayı da beraberinde getirir. Çünkü ilişkilerimizde sevgi, onay alma, bağlılık, güven duygularını tahsil etmeyi bekleriz. Ancak reddedilmeye, sevilmemeye, onaylanmamaya karşı duyarlılığınız yüksekse ötekinin en ufak dikkatsizliğinde, düşüncesizliğinde, hatta mesafe, hastalık, zamansızlık gibi dış engellerde bile bunu kendi değeriniz üzerinden yorumlamaya meyilli olabilirsiniz.

Böyle zamanlarda “Beni sevmiyor”, “Benden uzaklaştı”, “Beni önemsemiyor”, “Beni terk edecek” gibi düşünceler aklınıza gelebilir. Bu korkunuz ve kaygınız ilişkiden geri çekilmenize ve ilişkiyle ilgili olumsuz bir zihinsel filtreleme yapmanıza neden olabilir. Bu noktada duygularınızı bastırmaya (yakınlık, sevgi, özlem, arzu, üzüntü, kırgınlık, öfke…) ve bunları ifade etmemeye başlarsınız. Bu içten içe küsmektir aslında; iç dünyanızı ötekine kapatmak, ilişkiye akan kaynağı kısmaktır. Çünkü bu kaynağın da zaten size akmadığını hissedersiniz.

Ancak ilişki dediğimiz şey bu iki kaynağın kesiştiği yerdir aslında. Bunun sonucu, tıkanıp kalan bir ilişki ve yine tıkanıp kalan iki insandır. Bu küsme hali, kırılganlığı telafi etmek için yapılan bir şey aslında. Hatta bu kırılganlık görülmesin diye bazen karşımızdakinin gözünde katı, acımasız, sevgisiz bir insan gibi görünebiliriz. Bu da ötekinin size yaklaşmasını zorlaştırır, hatta onu sizden uzaklaştırır. Bu yüzden yaşamaktan en çok korktuğunuz şeyi yaşarken bulursunuz kendinizi, reddedilme/sevilmeme korkunuz kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşür.

Bunun karşısında ne yapacağız?

Öncelikle bu kırılganlığınızın farkında olmalısınız. Bu, “Onun yüzünden böyle hissediyorum.” demeyi bir kenara bırakmayı ve bu duyguyu hissettiğiniz anda ortadan kaldırmaya çalışmamayı gerektirir. Sadece tetiklendiğinizi fark edin ve bunu kabul edin. Bu neyi neden yaptığınız konusunda bir içgörü edinmenizi sağlar.

Daha sonra bu bilindik davranışınızın -yani uzaklaşmanın- ilişkiye etkisini anlamaya çalışın. O bilindik tepkiyi vermemek için kendinize biraz zaman verin. Her tetiklenmenizde önünüzde iki yolun ayrıldığını hissedin. Bu tetiklenmeyi fark ettikten sonra artık burada bir seçim yapacaksınız ve bu seçimin sorumluluğu size ait olacak.

İlişkideki ihtiyaçlarınız, istekleriniz ve beklentilerinize sahip çıkmayı ve bunları doğru zamanda ifade etmeyi öğrenmelisiniz. Bu, sağlıklı sınır çizebilmenizi ve hayır demek istediğinizde küsmeniz gerekmediğini anlamanız için çok önemli. Bunun için de öncelikle derdinizi imalarla, iğnelemelerle ve dolaylı yoldan anlatmayı bırakmalısınız. Başta bunun için bazı konuşma pratikleri yapabilirsiniz, zamanla bunu çok daha spontane ve otomatik yaptığınızı göreceksiniz.

Yorumunuzu Paylaşın