Panik Bozukluk ve Psikolojik Danışmanlık Süreci

Panik Bozukluk ve Psikolojik Danışmanlık Süreci

Panik bozukluk kişinin hayat kalitesini oldukça düşüren ve kısıtlayan bir psikolojik problemdir. Panik atak yaşamış olmak başlı başına bir ruhsal sorun değildir. Çünkü insanların tek bir panik atak yaşaması oldukça yaygın bir durumdur. Panik atakların yineleyen bir şekilde ortaya çıkması ve kişilerin bu nöbetlerin ortaya çıkmasından devamlı bir kaygı duyması artık bunun sorun olduğu anlamına gelir. Bu aşamadan sonra bu durum Panik Bozukluk olarak adlandırılır.

Panik atak beklenmedik bir zamanda gelen, kısa süre içinde tepe noktasına ulaşan yoğun korku ve sıkıntı duygusudur. Panik atak yaşayan biri yoğun fizyolojik belirtiler deneyimler: kalp atışlarının hızlanması, nefessiz kalma hissi, titreme, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi, göğüste sıkışıklık ve boğulma hissi gibi. Bu belirtilerin yanında derealizasyon (gerçeklikten kopma hissi) ve depersonalizasyon (bedenine dışarıdan bakıyormuş gibi hissetme) gibi daha ciddi belirtiler deneyimleyebilirler.

Panik atakta aynı zamanda kişiler atağın sonucuna dair yoğun endişeler de yaşarlar:

“Öleceğim”

“Kalp krizi geçiriyorum”

“Delireceğim, kontrolümü kaybedeceğim”

“Boğuluyorum”

“Düşüp bayılacağım”

“Rezil olacağım”

“İnme inecek”

“İnsanlar delirdiğimi zannedecek”

Panik atakların neden yaşandığına dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak kaygılı mizaca sahip olmak, olumsuz yaşam deneyimlerine sahip olmak, aile içinde aşırı korumacı tutum, aile bireylerinin sağlıkla ilgili kaygılarının çok olduğunu gözlemleme ve fiziksel belirtilere yönelik seçici dikkat, panik bozukluğa yatkınlığı artıran faktörlerdir.

Kişiler genelde ilk atak geçirdikleri ortamları tehlikeli olarak algılamaya ve kaçınmaya başlar. Ancak kaçınma davranışlarının boyutu arttıkça “tehlike” algısı bozulur ve kişilerin kaçındıkları durumlar gittikçe artar: toplu taşıma araçları, kalabalıklar, kapalı yerler, açık alanlar vs. Kişilerin kaçındıkları şey sadece belirli ortamlarla kalmaz, bununla beraber fiziksel uyarılma yaratan durumlardan da kaçınabilirler. Örneğin kalp atışı hızlanmasın diye merdiven çıkmaktan veya kafeinli içecekler tüketmekten kaçınmak, heyecan uyandıran aktivitelere katılmamak.

Bazen kişilerin kaygıyı azaltmak için yaptıkları bazı şeyler vardır. Bunlar güvenlik işaretleri ve davranışları denir. Bu nesneler ve davranışlar kısa vadede kaygının azalmasını sağlasa da zamanla kaçınma davranışlarının daha çok pekişmesine ve bunları kullanmanın da bir sorun haline gelmesine sebep olabilir. Örneğin yanında ilaç, kolonya, kusmak için poşet taşımak; sık sık tansiyon ve nabız ölçmek; çıkışa yakın yerlere oturmak; hep aynı güzergahları takip etmek; telefonsuz çıkmamak.

Danışmanlık sürecinde amaç, tüm bu kaçınma davranışlarının panik bozukluğa etkisini belirlemek ve birtakım egzersizlerle bu kaçınma davranışlarını azaltıp kişilerin daha tatmin edici bir hayat yaşamalarını sağlamaktır.

Yorumunuzu Paylaşın