Mükemmeliyetçinin Utancı: Sorumluluk ve Suçlama Arasındaki Fark Neden Önemlidir?
By: Kordon Psikoloji
Mükemmeliyetçinin Utancı: Sorumluluk ve Suçlama Arasındaki Fark Neden Önemlidir?
“Olduğumuz gibi olmak istemiyoruz, olmamız gerektiği gibi olmak istiyoruz. Bazen sahip olduğumuz şey, insanların her zaman ideal olarak adlandırdığı şeydir, benim lanet olarak adlandırdığım şey, mükemmel olmak ve sonra yaptığımız hiçbir şey bize tatmin vermez.” – Fritz Perls
Mükemmeliyetçilik bir yandan daha iyi bir dünya yaratmamıza yardımcı olurken, diğer yandan çeşitli duygusal rahatsızlıkların temelini oluşturur. Mükemmeliyetçilik, bireyin temelde kötü ve sevilmeye layık olmadığı inançlarına bağlıdır. Ancak, eğer kusurlarından arınabilirse bol miktarda sevgiye sahip olma vaadi taşır. Mükemmeliyetçi kişi kendini ne kadar yüce bir varlık gibi hayal edebilirse de(ve bazen olduğunu düşünse de), ancak bu sevgi sadece hayal dünyasında var olur. Bu sevgi gerçek dünyadan çok hayal dünyasında yer aldığından mükemmelliyetçi kişi sürekli çelişki içindedir.Çünkü bir yandan mükemmelliği arzularken sınırlarını fark etmek ona yoğun bir acı verir.
Mükemmeliyetçi danışanların kendi kusurlarını dışsal, olumsuz geri bildirimlerle düşündüklerinde genellikle çocukluklarına döndüklerini ifade ederler. Bu geri bildirimler çocuğun yardıma muhtaçlık ve utanç duygularıyla çevrili olduğu bir ortamda büyüdüğünü yansıtır. Bu ortamda her eylem titizlikle incelenir ve her hata büyütülür. Çocuklukta kendini sürekli “Yeterince nazik miydim?” “Akıllı mıydım?” gibi sorularla değerlendirir. Bu durumda toplumun beklentilerine uygun olarak davranma ihtiyacı hisseder.
Çocukların sürekli ve tutarlı bir sevgiye ihtiyacı vardır bu nedenle hatalarını kabul etmeyi ve sorumluluk almayı olumsuz bir şekilde değerlendirirler. Suçluluk duygusu hatayı kabul ve telafi etmeyi zorlaştırır. Çocuklar bir hata yapmanın veya ahlaki olmayan bir karar almanın sonuçlarına dair düşünce tarzları katastrofik(durumu felaketleştirme) olabilir. Eğer kötü davranmak sevilmez olmayı gerektiriyorsa çocuk terk edileceğine inanabilir. Bu durum, çocuğun hataları veya yanlışlarıyla yüzleşmesini zorlaştırabilir.
Rölatif ve Mutlak Mükemmeliyetçilik
Rölatif mükemmeliyetçiler mükemmelliğin yalnızca çevreye uyum sağlamak olduğuna inanırlar (örneğin yeni bir beceri edinme), mutlak mükemmelliyetçiler ise her yerde ve her zaman mükemmel olmaları gerektiklerini düşünürler. Nerede olursa olsun mükemmel uyum sağlamalıdırlar, çünkü kusurluluk ciddi sonuçlar doğurur. Tüm bunların yanında mükemmel olma ihtiyacı mantıklıdır ancak bu ihtiyaç hataları ve zayıflıkları kabullenmemeye yol açabilir. “Eğer kötü olduğuma ikna olduysan, o zaman nasıl olur da beni sevebilirsin?” şeklinde ifade edilen bir düşünce tarzı, bireyin sevgi ve kabul ihtiyacını anlatmaktadır.
Mükemmelliyetçi bireyler iyi olmaya çalışırken içsel çatışmalar yaşarlar kişi kendini kusursuz göstermeye çalışırken içindeki karanlık yönlerle de mücadele etmesi gerekir. Psikanalist Nancy McWilliams’a göre, dürüst ve sorumlu olma konusunda yoğun bir şekilde meşgul olan kişilerin kendine hoşgörü ve hazza yönelik daha güçlü dürtülerle mücadele ettiğini ifade eder. Yani mükemmeliyetçi birey içsel dürtüleriyle savaşırken, bu dürtüleri bastırarak kendini kontrol etmeye çalışır. Bu dürtüleri bastırmak veya görmezden gelmek narsistik bir kişiliğe sebep olabilir.
“Dikkat et, uzun süre bir canavarla savaşırsan, sonunda sen de bir canavara dönüşürsün. Eğer uzun süre bir uçurumun içine bakarsan, uçurum da senin içine bakar.”-Nietzche
Suçlama ve Sorumluluk Arasındaki Fark
İnsanlar genellikle sorumluluk almayı reddederler çünkü suçlamayla aynı şey olduğunu düşünürler ancak sorumluluk “Bu olayın tekrarlanmasını nasıl önleyebilirim?” derken suçlama “Bunu hak ettin.” der. Tıpkı bir hayvanın belirli bir davranışı acıyla ilişkilendirmesi gibi mükemmeliyetçi kişi de sorumluluğu ceza ile ilişkilendirir. Kötü bir şey yaparsam beni incitirler veya beni terk ederler düşüncesi gibi.
Bu nedenle terapide danışanın hatalarının sonuçlarını üstlenerek(kararların belirli sonuçlara nasıl katkıda bulunduğunu inceleyerek) büyümesi için alan tanırken, bunun felakete yol açmayacağını kabul etmesine yardımcı olmaya odaklanılır. Mükemmeliyetçi birey ayıplama, suçlama, sorumluluklarını reddetme eğiliminde olan kişilerle aynı çevrede yetişmiş olabilir, terapist bu düşünce kalıplarını değiştirmeye yardımcı olabilir. Terapi sayesinde mükemmelliyetçi birey hatalarını tolere etmeyi öğrenerek kendi kararlarını almaya başlar kendi bağımsızlığını yeniden inşaa eder.
Yazan: Gülçin Yaren İbrahimoğlu – Yaşar Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi