2000’li yıllardan itibaren insanlar daha çok kariyer odaklı olmaya (mecburen), ailelerinden daha geç bağımsızlaşmaya ve bunlarla bağlantılı olarak daha geç evlenip çocuk sahibi olmaya başladılar. Hâl böyle olunca bu neslin, orta yaşa geldiklerinde küçük yaşta bakıma muhtaç çocukları ve yaşlandığı için yine aynı şekilde bakıma muhtaç anne babaları olmaya başladı. Bu iki jenerasyon arasında kaldıkları için de bu nesle sandviç nesli deniyor.
Bu kişiler duygusal, fiziksel ve kariyerle ilgili bedellerin yanı sıra finansal bedeller de ödüyor. Bu durumdan en çok etkilenen ise kadınlar oluyor. Genellikle kadınlar bu bakım görevini daha çok üstlenerek çok hazır olmadıkları bir şekilde kariyerlerine ara vermek veya erken emekli olmak zorunda kalıyor. Bu yüzden sandviç neslinin kendi geleceğine yönelik yatırım yapması da risk altında oluyor.
Bu olguyu psikolojik danışmanlık sürecinde de gittikçe daha sık görmeye başlıyoruz. Bu kişiler danışmanlık almaya genellikle “tükenmişlik” duygusuyla geliyorlar. Fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını uzun süre erteledikleri ve çevrelerinden yeterli desteği alamadıkları durumlarda bu durumu daha çok yaşıyorlar. Bu stresle baş edememeye başladıkları zaman depresyonla da karşı karşıya kalıyorlar.
Bu problemin çözümü için tabii ki öncelikle çocuk ve yaşlı bakımına yönelik politikaların artması gerekiyor. Bu sadece bireysel çabalarla çözülecek bir problem değil, daha önce de bahsettiğim gibi toplumsal bir sorun.
Bireysel olarak yapılabilecek şeylere değinecek olursam:
- Eğer bu konuda duygusal anlamda bir stres yaşıyorsanız önce bunu tanımlamanız önemli. Çocuklarınız için mi, sağlıkla mı ilgili, finansal konularda mı, kendinize zaman ayıramadığınız için mi, kariyerinizle mi ilgili, ilişkinizle mi ilgili yoksa bambaşka bir konudan doğan bir stresle mi baş edemiyorsunuz? Bu stresi yaşamadığınız, etkisini hafifleten anlar var mı? Sizce neyin yardımı olur? Bu sorulara cevap bulmanız bu tükenmişlik ve sıkışmışlık hissiyle daha iyi baş etmenizi sağlayacaktır.
- Sosyal destek almanız gerektiğini kabul etmelisiniz. Her şeyle baş edemeyebilirsiniz. Sorumluluklarınızı önceliklendirin ve devredebildiklerinizi devredin. Devredemeyeceğinizi düşündüğünüz noktada gerçekten mi devredemezsiniz yoksa devretmeyi tercih mi etmiyorsunuz, bunu ayırt etmelisiniz. Bazen bu sorumlulukları bazı “-meli/malı” inançlarımızla sırtlanıyoruz. “Çocuğumu/annemi/babamı kısa süreli bile olsa kimseye emanet edemem.” veya “Bunun için bakıcı tutarsam hayırsız evlat derler.” gibi. Kastettiğim şey gerekli kaynaklarının olup olmadığını kontrol etmeden, baştan bir kabulle bunu yapma hâli.
- İnsani ihtiyaçlarınızı unutmayın. Öncelikle yemek, uyku, dinlenme gibi temel ihtiyaçlardan bahsediyorum. Özellikle bu ihtiyaçlarınızı uzun süre ertelediğiniz zaman yolda kalmamanız neredeyse mümkün değil. Önce kendinizden sorumlu olduğunuzu lütfen unutmayın. Gerçekten bazı şeyler biraz bekleyemez mi, bunu değerlendirin. Belki arkadaşınızla yapacağınız kısa bir görüşme, parkta biraz oturup nefes almanız tekrardan sorumluluklarınıza dönmeniz için gerekli enerjiyi sağlayacaktır. Lütfen mükemmeliyetçi olmayın ve küçük şeylerin önemini azımsamayın.
- Eğer hiçbir şekilde baş edemediğinizi düşünüyorsanız profesyonel destek almanız bu yükü biraz hafifletmenizi sağlayabilir.