Travmadan bahsederken öncelikle bunun tanımını doğru yapmak gerekir. İnsanı derinden üzen ya da etkileyen her olay travma değildir. İnsanın baş etmekte zorlandığı her şeyi travma olarak isimlendirmek, gerçekten travma yaşamış kişinin deneyimlerini biraz hafife almak oluyor. Travmatik olaylar olağan dışıdır ancak nadir oldukları için değil, insanın hayata dair tüm adaptasyonlarını altüst ettikleri için.
Travma, kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatına veya beden bütünlüğüne yönelik bir tehditle veya şiddetle bizzat karşı karşıya kalmasıdır (cinayete/şiddete tanık olma, işkence, trafik kazasında birinin yaralandığını görme, tecavüz vb.). Aynı zamanda kişi bizzat şahit olmasa bile travmatik bir olayın rahatsız edici detaylarına tekrarlayan bir şekilde maruz kalması ve travmatik bir olayın bir yakınının başına geldiğini öğrenmesi de travma deneyimidir. Örneğin bir cinayetin ardından sahada çalışan polis ya da cinsel taciz öyküsü dinleyen bir terapist. Bunlar ikincil travma olarak isimlendirilir.
Travmatik bir deneyimin ardından kişi,
Zorla yaşantılama belirtileri (olayın istemsiz bir şekilde tekrar tekrar hatırlanması, olay yeniden yaşanıyormuş gibi hissetme, olayı hatırlatan benzer uyaranlarla karşılaşınca yoğun fizyolojik ve psikolojik sıkıntı yaşama),
Travmayla ilgili hem hatıra, düşünce, duygu gibi iç uyaranlardan hem de mekân, kişiler, etkinlikler, nesneler gibi dış uyaranlardan kaçınma,
Düşünce ve duygularda olumsuz değişim (travmayla ilişkili bazı anları anımsayamama, olayın nedenleri veya sonuçlarıyla ilgili çarpık inançlar, dünyayla ilişkili olumsuz inanç ve beklentiler),
Uyarılma ve tepkisellikte değişim (öfke patlamaları, aşırı tetikte olma, çok kolay irkilme, konsantre olamama, uyku sorunları) yaşayabilirler.
Travma, kendimize ve dünyaya ilişkin temel varsayımlarımızın yerle bir olmasına neden olur. Travmatik bir deneyimin ardından insanlar sıklıkla kendilerini çok güçsüz, âciz, çaresiz ve değersiz hissettiklerini dile getirirler. Bu hissiyat güven, güvenlik, güç, saygı, bağımsızlık gibi temel psikolojik ihtiyaçlarımızın yara almasına neden olur.
Tedavi sürecinde amaç travmatik deneyimin dağınık, karmakarışık yapısını düzenlemek (travmatik anı genelde zihinde bölük pörçük ve dağınık bir şekilde depolanır),
Hatırlama ve yeniden yaşama arasındaki farkı anlamak (sıklıkla travmatik anıyı hatırlamak o anı tekrar yaşıyormuş gibi hissetmeye neden olur),
Travmatik anının yarattığı rahatsızlığı ve korkuyu hafifletmek,
Kişinin bu anıyla ilgili ve geleceğe yönelik kontrol algısını artırmaktır (kişiler bunu tekrar yaşamaktan ve bir daha toparlanamamaktan çok korkarlar).
EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) ve Bilişsel Davranışçı Terapi, travmada etkili tedavi yöntemlerindendir.
Bu yazı bilgilendirme amaçlı olup teşhis veya tedavi amacı gütmez.