Gottman çift terapisi denince herkesin aklına öncelikle çatışma çözme geliyor. Terapistin de süper bir problem çözücü olması bekleniyor. Önceleri çiftlere, doğru çatışmayı öğrettiğimizde problemlerinin çözüleceğini düşünüyorduk. İlişkilerdeki işlevsizliğin nedeninin zayıf problem çözme becerisi olduğu zannediliyordu. Neredeyse bütün çift terapilerinin mihenk taşı olan bu hipotezin bir mit olduğu Gottman araştırmalarında ortaya çıkmıştır. Mutlu ilişkiler de dâhil çatışmaların çok büyük bir kısmı daimidir. Çünkü çatışmalar temelde kişiliklerdeki kalıcı farklılıklara dayanır. Mutlu ilişkilerin çatışma yönetimindeki farkı ise şudur: Mutlu çiftler çatışmaya daha yumuşak başlarlar, savunmadan ziyade birbirleri üzerindeki etkiyi kabul ederler, onarma girişimleri vardır, çatışma sırasında da karşılıklı kabulleri devam eder ve fizyolojik uyarılma düzeyleri düşüktür.
Ayrıca sadece çatışmalar üzerinde çalışmak işlevsizdir. Çatışmaları daha iyi kontrol ettiğimizde bunun ilişkinin genel pozitifliğine yansıyacağını düşünüyorduk. Ancak iyi arkadaşlık üzerinde çalışıldığında aslında bunun çatışmalara da yansıdığını gördük. İyi arkadaşlık ve yakınlık, çatışma yönetmeyi kolaylaştırabilir. Ancak çatışma yönetmek iyi arkadaşlık ve yakınlığı beraberinde getirmeyebilir. Yani sadece çatışma üzerinde çalışmak ilişkilerde suni bir iyileşme sağlayabilir.
Önemli olan bir diğer şey de çatışmaları yönetmenin doğru yolunun duyguları kontrol etmekten geçtiğinin düşünülmesi. Çiftlerin daha az duygusal ve daha mantıklı olmalarının daha sağlıklı olduğu zannediliyordu. Ancak duygu olmadan problemler çözülemiyor. Bir konu hakkında tekrar tekrar tartışılıyorsa sıklıkla o sorun, kişi için derin anlamlar taşıyordur. Duygu, problemdeki asıl anlamı kavrama konusunda gereklidir. Duygu ifade etmek kontrolden çıkmak değildir. Duygularınızdan ziyade fizyolojik uyarılma düzeyinizi kontrol etmelisiniz.
Bununla bağlantılı olarak çatışmalar aynı zamanda meta duygu farklılıklarından kaynaklanır. Meta duygu, duygular hakkında hissettiklerimizdir. Bazılarımız duyguların ifade edilmesinin teşvik edildiği, onaylandığı; ağlamanın, üzülmenin ve kızmanın sorun olmadığı evlerde, bazılarımız ise duygular konusunda cesaretimizin kırıldığı, duyguları ifade etmenin daha büyük problemlere yol açtığı, bazı duygulara hiç izin verilmediği evlerde büyürüz. Duygular konusunda bu farklı öğrenmelerimiz çatışmalarımızın kaynağı olabilir. Terapide amaç çiftlere bu farklılık konusunda birbirleriyle ilgili bir farkındalık ve anlayış kazandırmaktır.